Araştıran,okuyan,soran soruşturan 2 çocuklu annenin işinize yarar,hoşunuza gider, ilginizi çeker dedikleri...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Emzirme İle İlgili Önemli Bilgiler


Uluslararası sertifikalı bir emzirme danışmanı ve 2009’da yayınlanan ‘Sütünüzü Nasıl Artırabilirsiniz?’ adını taşıyan ve annelere verimli emzirme konusunda referans olan kitabın yazarı  ABD´li Lisa Marasco, Acıbadem Maslak Hastanesi´nde 9-10 Nisan 2010 da düzenlenen “2010´da Anne Sütü ve Emzirmeye Dair Neler Biliyoruz- Bilimsel Bir Bakışla” Sempozyumu´na katılmak üzere Türkiye´ye gelmiş ve birikimlerini Türk anneleriyle paylaşmış...

Bebek sağlığıyla ilgili uzmanlara, ebelere ve hemşirelere de emzirmenin inceliklerini ve başarılı emzirmenin püf noktalarını anlatan Lisa Marasco, “Eğer bebek çok fazla cuk cuk sesi çıkartıyorsa bu iyi değil, bu bebeğin annesinin memesini iyi ememediğini gösteriyor. Ayrıca memelerin kocaman olması da annenin sütünün bol olduğunu göstermiyor” dedi.

Bazen bebeklerin damaklarındaki gizli yarıklardan ya da dil kökü bağlarından kaynaklanan sorunlarla memeyi iyi kavrayamadıklarını, bu durumun da çok fazla çıkartılan ´cuk cuk´ sesleri arasında kaybolduğunu anlatan Marasco ve konusunda diğer uzman konuşmacılar konferansta şu ilginç bilgileri verdiler:

Annenin gençlik döneminden itibaren obezite sorunu varsa, bu durum süt üretimini olumsuz etkiliyor.

Çok uzun süren stresli dönemler, vakumlu ya da kaşıklı (forsepsli) doğum, acil sezaryenler emzirmeyi olumsuz etkiliyor.

Aşırı ödem sütün memelerden zor salgılanmasına neden oluyor. Ödemli annelerde süt 2-3 gün gecikerek geliyor, ödem azaldıkça süt artıyor. Ödemi söktürmek için annelerin salatalık, karpuz, lahana yemesi öneriliyor.

Annenin yumurtalığında çok fazla kist olması, testeron oranını artırıyor. Bu durumda 2-3 hafta sonra süt gelebiliyor. Kistlerden kurtulmanın yolu ise doğum.

Bazen plasenta rahim kaslarına yapışıyor, geç atılıyor ve çok fazla kanamaya neden olabiliyor. Plasenta içerde kalırsa süt üretimi etkilenebiliyor.

Anne önceki bebeğini sezaryen ile dünyaya getirmişse, 35 yaş üzerindeyse, çoklu gebelik varsa, süt üretimi gecikiyor.

Çok fazla nane yemek, nane çayı ve sigara içmek sütü azaltıyor.

Nezlede kullanılan bazı ilaçlar süt üretim hormonu olan prolaktini ve dolayısıyla sütün üretimini azaltıyor.

‘Çok fazla su içersem sütüm bol olur’ anlayışı doğru değil. Aşırı su içme çok süt üretileceği anlamına gelmiyor. Emziren anne susadıkça içmeli.

Eğer dil bağı sorunu nedeniyle bebek ememiyorsa bu bağın kesilmesi bebeğin annesinin sütünü daha iyi almasını sağlıyor. Ancak bu bağın kesilme işleminin mutlaka, bir uzman tarafından yapılması gerekiyor.

Süt veremeyen annelerin memeleri kontrol edilmeli. İki meme arasında 3 parmaktan fazla aralık varsa bu anatomik bir bozukluğun göstergesi olabileceği için bir risk faktörü.

Gebelik sırasında memelerde damarların genişlemesi görülmeli. Damarsız memeden süt gelmeyebilir.

Meme çatlaklarının çok fazla olması, emzirme süresini azaltacağından, bebeğin emmesiyle anne

DOĞAYI ÖRNEK ALMALIYIZ

Memeliler için emzirmenin doğal bir süreç olduğunu ve emzirme sürecinde de doğanın örnek alınması gerektiğini vurgulayan Acıbadem Maslak Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, şunları söyledi:

28 Şubat 2012 Salı

Proje Çocuk Yetiştirme Kavramı

Günümüz metropol hayatı yeni ebeveynlik modellerini de beraberinde getiriyor. Büyük şehirde yaşayan, belli bir eğitim ve kariyer sahibi olan kişiler, çocuk sahibi olmayı da bir proje şeklinde ele alabiliyor. Bu dünyaya bir çocuk getirecekleri için ekstra kaygı yaşayan anne-baba adayları, birçok hedefi çocuk doğmadan önce belirleyerek mükemmel çocuğu yetiştirmeye çalışıyor. Ortaya ise bir çeşit “akvaryumda yetişen”, mutlak başarıya odaklı, sevgiden yoksun, problemli bireyler çıkıyor…

Metropol ortamında yetişen genç neslin anne baba olmaya başlamasıyla, son yıllarda “proje çocuk yetiştirme kavramı” ortaya çıktı. Bu bakış açısına sahip anne-baba adaylarında çocuk sahibi olmak ile ilgili kaygılar erken dönemlerde, yoğun olarak yaşanıyor. Çevre baskısı ile daha da artan kaygılar çok uç noktalara ulaşabiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikolog Nuray Sarp “proje çocuk yetiştirme kavramını” anlatıyor.

Çocuğun okulu henüz doğmadan planlanıyor.

Proje çocuk yetiştirmeye çalışan anne-baba adayları, hamilelik döneminde özel bir okulun kurasına girebiliyorlar. Yani henüz doğmadan çocuğun gideceği kreş ya da anaokulunun hazırlığına başlayan ebeveynlerde eğitim kaygısı, gebelik döneminde başlıyor. Anne-baba olmak, doğası gereği zaten başlı başına kaygı verici bir durumdur. Bir insan yetiştirmek büyük bir sorumluluktur. Bu doğal kaygı içinde anne-babalığa hazırlanırken kişilere çocuğun geleceğini düşünmek daha da ağır bir yük getiriyor. Bu düşünce biçiminin oluşmasında toplum baskısının da büyük payı bulunuyor. Örneğin bir anne adayı, diğer ebeveyn adaylarından “Hamileliğin yedinci ayına geldin, daha çocuğu okula yazdırmadın mı?” gibi tepkiler alabiliyor.Mutlak beklentiler: Spor, sanat, yabancı dil, okulda yüksek başarı…

27 Şubat 2012 Pazartesi

Balık Yağı Vermeli mi? Vermemeli mi?

Anneler çocuklarını büyütürken, özellikle beslenmeleri konusunda soru işaretleriyle karşılaşıyor. Anneler en çok şu 4 soruyu soruyor:

Balık yağı şişmanlatır mı?

Vitamin vermek şişmanlığa neden olur mu?

İştah açan şuruplar şişmanlık yapar mı?

Abur-cubura izin vermeli mi?

Bu soruları Acıbadem Kadıköy Hastanesi Büyüme ve İştah Bozuklukları Merkezi´nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanları yanıtladı:

Bir Ölçek Balık Yağı, İki Kaşık Balın Kalorisine Eşit

Balık yağının önemi içerdiği omega-3 yağ asitleridir. Bunlar “docosahexaenoic asit” (DHA) ve “eicosapentaeonic asit”tir (EPA). Balık yağı iki şekilde elde edilir: Balık ve balık karaciğeri

Özellikle karaciğerden elde edilen balık yağı bir miktar E, A ve D vitamini içerebilir. Her ikisinin de kokusu nedeniyle alımı zordur. Bu nedenle sentetik DHA ve deniz bitkilerinden elde edilen DHA kullanımı söz konusu olmaktadır.

Balık yağı bir miktar enerji içerir. Ancak bu çocuğa kilo aldıracak düzeyde değildir. Örneğin bir ölçeği iki tatlı kaşığı bal kadar enerji içerir.

Bazı çalışmalarda balık yağının çocuklardaki anksiyete ve depresyonu da hafiflettiği iddia edilmektedir. Bu durum çocuğun iştahsızlık olarak algılanan ve yaşanan “yemek yeme konusundaki tepkisi”ni de olumlu etkileyebilir. Bir süre çocuk daha iyi yiyebilir. Ancak bu değişim, balık yağının iştahı açtığını ispatlamaz. Ayrıca bu etki her çocukta da fark edilir düzeyde gelişmez. İspatlanmış ve her çocuk için söz konusu olabilecek bir güvenilirliği yoktur. Bütün bu nedenlerle “balık yağı çocukları şişmanlatır” diye genelleme yapılması imkansızdır.

Çocuk sağlığı ve beslenmesiyle ilgili uluslararası komisyonlar ve kurumların önerdikleri rutin ve kanıta dayalı olarak ispatlanmış önerileri arasında “rutin balık yağı” takviyesi yer almamaktadır.

Önerilen ve daha sağlıklı olan besin öğesi ihtiyaçlarının doğal beslenme ile karşılanmasıdır. Bu nedenle Omega-3 yağ asitleri, ihtiyaçlarının da başta balık olmak üzere doğal besinlerle karşılanması yeterlidir.

Yeşil yapraklı bitkiler, deniz yosunları, deniz börülcesi, ceviz, keten tohumu, kabak çekirdeği, soya fasulyesi, kuru fasulyede de Omega-3 yağ asitleri bulunur.

26 Şubat 2012 Pazar

2 Şanslı Anneye Desitin Veriyorummm...

Daha önceden de bahsetmiştim Desitin'den. Ben de kızlarımı büyütürken  kullanmış ve çoook memnun kalmıştım. Türkiye'de satılmaya başladığını da şu post ile duyurmuştum sizlere. Şimdi bu yazıya yorum yapan 2 kişiye hediye edeceğim Desitin'i.Haydi yorumlarınızı bekliyorum...Şart şurt yok.Yorum yazın yeter.Sizinle iletişime geçebilmem için de mail adresinizi ister yorum kısmına isterseniz iletişim bölümünde bulunan e- posta adresime gönderin.Haydiiii....

Desitin®:

Pediatristlerin ve annelerin 1 numaralı tercihi* Desitin® yüzde 40 oranında Çinko Oksit içeren pişik kremidir. Formülünde yumuşatıcı etkisi olan lanolin,  cilt bariyerini destekleyici özelliği bulunan Vitamin A ve D bakımından zengin doğal yağlar bulunur.

Desitin®, bebeğin cildi üzerinde yoğun bir koruma tabakası oluşturur, bebeğin hassas cildindeki kızarıklıkları önler ve cildinin rahatlamasını sağlar ve ilk kullanımdan itibaren pişik oluşumunu önler.

Hipoalerjeniktir**  ve pediatristler tarafından test edilmiştir.

*Desitin Amerika Birleşik Devletleri’nde pediatristlerin ve annelerin 1 numaralı tercihidir.
**alerji riski minimize edilecek şekilde formüle edilmiştir.

Tavsiye edilen tüketici fiyatı :29,90.- TL

Araştırmacı Anne'nin Notları:

Bebeğinizin altını temizlerken;
* Bebeğin cildine hava aldıran, kuru tutan ve tahriş etmeyen  bezler tercih edilmelidir.  Kağıt bezler ya da pamuklu bezler tercih edilebilir.
* Erkek bebeklerde kıvrımların arası iyi silinmeli, sünnet derisi zorlanmadan hafif geri alınarak temizlenmeli, geri çevrilmeye çalışılmamalıdır.
* Kız bebeklerde önden arkaya temizliğe dikkat edilmeli, her defasında ıslak mendilin temiz kısmı ile silmeye özen gösterilmelidir.
Bez değiştirirken;
Yedek bezler, bebekler için özel geliştirilmiş ıslak mendil, yedek giysiler, krem, bebeyağı, vs. nemlendiriciler hazır bulundurulmalıdır.
Pişik olursa;
Bebekler için özel geliştirilmiş ıslak mendil ile silinir ,kuruması için kısa bir süre beklenir  sonrasında çinko oksit içeren pişik kremleri kullanılmalıdır.  Alerjik durum varsa bez değişikliği önerilir.

Not:Son katılım 03.03.2012 dir.Çekiliş 04.03.2012 tarihinde olacaktır ve kazanlar 05.03.2012 tarihinde blogdan bildirilecektir.

Haftasonu Kombini

23 Şubat 2012 Perşembe

Nerdeeee Böyle Bakıcı???

İSTANBUL - TSE tarafından yayımlanan ''Çocuk Bakıcısı'' el kitabına göre, ideal çocuk bakıcısının şu nitelikleri taşıması gerekiyor:

-En az meslek liselerinin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümlerinden mezun olmak ve en az 3 ay staj yapmak,
-Çocuk bakımı konusunda bilgi ve beceri sahibi olmak,
-Yeniliklere açık olmak,
-Çocukları sevmek,
-Hoşgörülü ve sabırlı olmak,
-Türkçe'yi düzgün kullanma becerisine sahip olmak,
-Sorumluluk sahibi ve dikkatli olmak,
-Çocuğun yaş ve gelişim özelliklerini, zeka ve dil gelişimini bilmek,
-Çocuğu sosyal hayata hazırlamayı bilmek,
-Çocuk psikolojisi, çocuklara yaklaşım ve öfke yönetimini bilmek,
-Çocuk hastalıkları ve alınabilecek ilk yardım önlemlerini bilmek,
-Çocuklarla iletişim kurma becerisine ve yaratıcılık yeteneğine sahip olmak,
-Çocukların hayal güçlerinin gelişimine yardımcı olmak,
-Çocukların bedensel, zihinsel duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini ve iyi alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak,
-Çocuklar arasında çıkabilecek problemleri çözmek,
-Çocukların Türkçe'yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak,
-Çocukları yaşama hazırlayıcı beceriler kazandırmak,
-Çocukların oyun, dinlenme, beslenme, temizlik ve eğitim faaliyetleri ile ilgili görevleri yerine getirmek.

21 Şubat 2012 Salı

Öksürük

Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, her çocuğun günde birkaç kez öksürmesinin normal olduğunu, fakat öksüren çocukların %20’sinde ise altta yatan başka bir hastalığın bulunduğunu belirtti. %9’unda alerji, %6’sında astım, %3’ünde bronşit, %2’sinde sinuzit saptandığını söyledi.

Öksürük, çocukların en sık yaşadığı yakınmalardan biridir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, üç haftadan fazla süren öksürüğe “kronik veya inatçı öksürük” dendiğini ve mutlaka astım, geniz arkası akıntı, mide ve yemek borusu rahatsızlıkları, sigara dumanına maruziyetin araştırılması gerektiğini söyleyerek çocuklarda öksürük ile ilgili şu bilgileri verdi: “Öksürük gerçekte her gün solunumla akciğerlere alınan tozların, taneciklerin ve mikropların tekrar dışarı atılması için vücudun kullandığı bir korunma mekanizmasıdır. Her çocuğun günde bir kaç kez öksürmesi normaldir ve aileyi telaşlandırmamalıdır. Çoğu çocukta viral üst solunum yolu enfeksiyonu arkasından öksürük başlayabilir. Çocukların bir yılda 6-8 kez böyle enfeksiyonlar geçirdiği ve enfeksiyon sırasında da günde 140 kez öksürebildiği bilinmektedir. Öksüren çocukların %20’sinde altta yatan başka bir hastalık bulunmakta olup, %9’unda alerji, %6’sında astım, %3’ünde bronşit, %2’sinde sinuzit saptanmaktadır.”
 
Öksürük ne zaman korkutmalı?

Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, çocuklardaki öksürüğün ne zaman tehlikeli olacağı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Ana havayolunun, gırtlağın veya ses tellerinin şişmesi ile çocukta köpek havlama sesine benzer bir öksürük oluşur. Tıpta bu şişme nedeni ne olursa olsun “krup” olarak isimlendirilir. Bu şişlik larenjit gibi virus enfeksiyonları veya alerji nedeniyle oluşabilir. Çocuğun öksürüğü köpek havlama sesine benzer, şişen nefes borusundan içeri hava alma zorlaşır. Şiddetli olduğunda hayatı tehdit edebilir. Boğmaca öksürüğü ise, boğmaca enfeksiyonu veya astım sırasında görülen, nöbet halinde gelen, nefes almaya fırsat vermeyen, öksürük bitiminde uzun bir iç çekme ile soluk aldıran, bazen kusturan bir öksürüktür. Düzenli aşılama programları nedeniyle çok nadir görülen boğmacadan çok astımı düşündürmelidir.”
 

16 Şubat 2012 Perşembe

Annelerin En Sevdiği Facebook Kampanyası Gerçeğe Döndü!

18 Kasım 2011'de Johnson’s baby Türkiye'nin Facebook sayfasında başlayan Meslek Falı uygulaması, dijital dünyadan çıkıp gerçeğe döndü.

Annelerin merak ettikleri en özel soruların başında "çocuklarının büyüdüğünde hangi mesleği seçeceği" sorusu gelmektedir. Buradan hareketle Johnson’s baby Türkiye ve Promoqube’ün birlikte geliştirdiği Meslek Falı uygulaması, annelere çocuklarının büyüdüklerinde hangi mesleği yapacağını eğlenceli bir şekilde öğrenme imkanı verdi.

4 hafta süren ve 20.000 annenin katıldığı uygulamaya katılanlar çocuklarının fotoğraflarını yükleyerek çarkı çevirmiş ve çocuklarının hangi mesleği yapacağını öğrenerek diplomalarını almıştı.

Kampanyanın gördüğü yoğun ilgiden sonra meslek falı çarkı gerçekten üretildi ve 22. Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarında katılımcılara sunuldu. 4 gün süren fuarda ziyaretçilerin yoğun katılımını sağlayan Meslek Falı Çarkı, özellikle çocukların büyük ilgisi ile karşılaşmıştı.


Önce Facebook’da, sonrasında da anne bebek fuarında yoğun ilgi gören Meslek Falı Çarkı şimdi de Reel Hipermarketleri’nde dönecek! 16-29 Şubat tarihlerinde, aralarında Adana, Antalya, İstanbul, İzmit ve Konya şehirlerinin de bulunduğu 12 adet Reel Hipermarket’de oluşturulacak olan meslek falı standına gelenler, çarkı çevirererek bebeklerinin mesleğini öğrenebilecek ve diplomasını alabilecek! Bu etkinlik süresince, Johnson’s baby şampuan satın alanları, süpriz hediyeler de bekliyor!


Hem bebeğinizin mesleğini öğrenip, diplomasını almak; hem de hediye kazanmak için16-29 Şubat tarihleri arasında Reel Hipermarketlerini ziyaret etmeyi unutmayın!

Damla Çeliktaban'dan

Daha önceden de Damla Çeliktaban okuduğumu, çok beğendiğimi yazmıştım.31 Ocak 2012 tarihli yazısını da çok beğendim.Çok güzel konulara değinmiş.Bir kısmını burada paylaşıyorum.Tamamını Haber Türk'ten ve ya Damla Çeliktaban'ın  blogu binbirincigece 'den okuyabilirsiniz.

Tarladan Sofraya Sağlık
Devlet evlenen her çiftten 3 çocuk yapmalarını isteyecek kadar bu konuya müdahilse o zaman bu çocukların ve yaşadıkları çevrenin sağlığından da en az anne babaları kadar mesul olduğunu kabul ediyor demektir… Yani:
Ben ailem için marketten en taze, en sağlıklı ürünü seçmeliysem Tarım Bakanlığı da o ürün markete gelene kadarki sağlığından sorumlu. Tohumdan, dikime, hasattan, dağıtıma tüm süreçlerde sağlığa zarar verme ihtimali olan işlemlerden mutlaka uzak durulmalı. (İster GDO’lu tohum olsun bunun adı, NBŞ, tarım ilacı ya da antibiyotik kalıntısı.)
Bu sorumluluğun farkındaki yöneticiler sütte şu var, balda bu var demezler. Çünkü o sütün geldiği ineğin yediği yemin de, arının polen topladığı çiçeklerin de kendi işleri olduğunu, bunlarda eğer bir kusur varsa bunun kendi kusurları olduğunu bilirler. E zaten bir işte kusur varsa o işi yapanlar o işi yapamıyor demektir. Bu açıdan bakıldığında benim ıspanağın kumlarını yıkamadan yemeğe katmama benzer.
Şuruptaki Kimyasallar
Biz evde artık kullanmıyor olsak da bir de ilaç meselesi var. Annelik dedektifliğinin önemli özelliklerinden biri de etiket okumak. Bu okuma sadece paketli gıdalarla sınırlı kalmayıp ilaçları da kapsıyor. Mesela çocuk doktorlarının sıklıkla reçete ettiği, annelerin en ufak bir hastalık belirtisinde kurtarıcı diye kullandığı parasetemol bazlı çocuk şuruplarının etiketlerinde neler var:
Boyar madde Tartrazin (E 102 ve E 102) alerjen; Koruyucu maddeler- Metil paraben, propil paraben (petrol yan ürünleri) hormonal bozukluğa yol açan maddeler; tatlandırıcı ve koku verici Sodyum siklamat, sodyum sakarin (E-952) sentetik tatlandırıcılar, ABD’de kullanımları uzun zamandır yasak.
Sağlığa zararlı bu maddelerin çocuklara sağlık vermesi öngörülen şuruplarda bulunması hayret verici. Gıdalar için saydığım sorumluluk kriterleri bunlar için de aynen geçerli değil mi? Bunlara izin veren kurumlar hangi önceliklere göre davranıyor? Peki ya doktorlar bunları nasıl öneriyor? Yüksek ateşi düşürmek için illa parasetamol gerekiyorsa bunun diğer zararlı maddeleri ihtiva etmeyen bir alternatifi yok mu?

15 Şubat 2012 Çarşamba

Gamze Anne...



Gamze Akbaş ... 3 yaşındaki Atakan'ın annesi... Gamze'ye lösemi teşhisi konulmuş ve şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümünde tedavi görüyor. Gamze'nin sesini duyduğumuz yazısını okumak için tıklayın.

Gamze annenin tedavisi için ilik nakli gerekli. Uygun iliği bulmak için kan testi yapılıyor. Bizler 1 tüp kan vererek Gamze anne ve onun önderliğinde diğer ilik bekleyen hastalar için umut olabiliriz.

http://gamzeakbas.blogspot.com/ adresinde Gamze annenin durumu ile ilgili tüm güncel bilgiler ve ilik nakli ile ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.

AYRINTILI VE DERLİ TOPLU BİLGİLER İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ TIKLAYIN LÜTFEN...



Şekerler...

Bu renkli karton şekerlerden yaparak, içlerine şeker doldurup doğum gününde ikram edilebilir...



14 Şubat 2012 Salı

Bugün Aşk ve Sevgi Dolu :)


Aşk Durdukça
Dünya döner bir gün daha
Yeryüzünde aşk durdukça
Gece erken inse bile korkma
O hep seninle kaldıkça

Biliyorsun gitmem gerek
Yollar bitmez düşünerek
İster sonuç de istersen sebep
Bu düğümü çözmem gerek

Belki sana yazarım
Uğradığım bir şehirden
Eski bir kart atarım
Mekke ya da Kudüsten

Sonra bir gün çıkarım
Sen artık dönmez derken
Bir şarkı fısıldarım
Kulağına gün batarken

Dünya döner tek bir yana
Doğsun diye gün bir daha
Ben de döndüm tekrar sana
Sönmek için yana yana

Söz ve Müzik: Kutlu Özmakinacı
Düzenleme: Yüksek Sadakat

Özel Günlerde Hayat Veren Hediyeleri Tercih Edin...

Temiz su bile hediye olabiliyor.

Hayat Veren Hediyeler Nedir?
Hayat veren Hediyeler dünya çocuklarına hediyelerdir. Bu hediyeler yıl boyu UNICEF yardım programları çerçevesinde dünyanın her tarafındaki çocuklara ve yaşadıkları toplumlara dağıtılır. Bir arkadaşınıza, dostunuza, iş çevrenize hediyelerimizden aldığınızda, onlara, hediyenin fotoğrafı ya da açıklaması olan özel bir e-kart gönderilir. Hediye olarak satın aldığınız her ürün, UNICEF'in hizmet verdiği 155 ülkede, en çok ihtiyaç duyulan yere ulaştırılır.

Hediyelerin sadece sembolik değil, gerçekten yerine ulaşan bir hediye olduğuna emin olabilir miyim?
UNICEF çalışmalarını çocukların ihtiyaçlarına göre yönlendirir. Bu nedenle, bazı durumlarda, seçtiğiniz ürün aynı kategori içinde başka bir ürün ile değiştirilebilir. Örneğin, çocuk felci aşısına o dönemde ihtiyaç yok ise, UNICEF geçici olarak bunun yerine sıtma aşısı alma hakkını saklı tutar. Ancak aşı alanında bir hediye seçtiyseniz, hediyenizin çocukları hastalıklardan korumak için kullanılan bir aşı olacağından emin olabilirsiniz.

Satın aldığım hediyenin sertifikasını alabilir miyim?
Bir arkadaşınıza, dostunuza, iş çevrenize hediyelerimizden aldığınızda, onlara, hediyenin fotoğrafı ya da açıklaması olan özel bir e-kart gönderilir. Dilerseniz, e-kart yerine size gönderilecek pdf kartı seçebilir, pdf kartı yazdırarak hediye etmek istediğiniz kişiye elden de teslim edebilirsiniz. Ödeme tamamlandıktan sonra tarafınıza e-posta yoluyla bilgilendirme de gönderilecektir.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Ayva Reçeli

Malzemeler
4 adet ayva
1kg toz şeker
10 adet karanfil
3,5 su bardağı su

Yapılışı
Ayvaları 3,5 su bardağı su ile yumuşayana kadar pişiriyoruz.
Yumuşayınca tenceredeki suyu da dökmüyoruz ve şekeri, karanfili ekliyoruz.
Koyulaşana kadar kaynatıyoruz.

Notlar:
1- Ocaktan almadan 5-6 dk önce yarım limon suyu eklenbilir.Hatta orjinal tarifte var ama ben eklemedim :)
2- Ayva çekirdeklerini de çöpe atmayın haşlarken onları da tencereye atın.Kırmızı renk veriyor.Hatta ben hiç almıyorum içinden.



10 Şubat 2012 Cuma

Ev Yapımı Puf Pasta

Malzemeler

2 Paket Vanilyalı Creme Ole (Dr Oetker)
1 Paket Krem Şanti
3,5 su bardağı soğuk süt
Kakaolu hazır pasta tabanı
Süsleme şekerleri

Yapılışı

Creme ole ve krem şantiyi 3,5 su bardağı süt ile çırpıyoruz. Hazır keki çay bardağı ile yuvarlak yuvarlak kesiyoruz. (Bu kekleri süt ile hafifçe ıslatalım) Kremayı kekelerin üzerine koyuyoruz.(Ben elimle top top yaptım koydum)Üstünü de şekerlerle süslüyoruz.

Afiyet Olsun....

Araştırmacı Annenin Notları :

1-Bu tarifi arkadaşımdan aldım ve aynen uyguladım. Kızlar pek beğendiler, bayıldılar. Ben kremanın tadını çok beğenmedim doğrusu.Bu tarifi farklı kremalarla yeniden denemeyi ve en uygununu bulmayı düşünüyorum. Sanki bu kremada da krem şanti olmasa daha iyi olrdu gibi geldi bana...
2-Sade pasta tabanı ve kakaolu kremalarla da denenebilir :))

9 Şubat 2012 Perşembe

Ev Yapımı Lolipop

Malzemeler
  • 1 su bardagı şeker  
  • 1/2 su bardagı su  
  • 1 yemek kaşığı glikoz (Glikozu ne kadar fazla konulur ise, saydamlık derecesi o kadar artar. Bu nedenle %40–50 oranında glikoz koyabilirsiniz.)
  • Matlaşmayı önlemesi için 3–4 damla limon suyu
  • Limon ya da portakal kabuğu rendesi
  • Tercihen kırmızı veya sarı gıda boyası

 Yapılışı

Şeker, su, glikoz kaynatılır. İçine 3–4 damla limon suyu, portakal ya da limon kabuğu rendesi eklenir ve bu karışım 10 dakika kaynatılır. İçine kırmızı ya da sarı gıda boyası eklenir. Karışımın şeker kıvamına geldiğini anlamak için su dolu bir bardağın içine karışımdan bir kaşık damlatılır. Eğer damla boncuk gibi sert kıvama gelirse kıvamı tutturmuşuz demektir. Altını kapattığımız karışımdan, yağlı kâğıt serilmiş tepsiye birer kaşık dökülür, isteğe göre kalp şekli verilir ve ortalarına kürdan batırılır ve lolipoplar soğumaya bırakılır.

Tarif buradan.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Külahta Şık Sunumlu Kek

Resimleri aldığım kaynaktaki blogcu bayan hazır kek unu kullanmış ve her bir külaha 1-2 kaşık hazırlanmış kek karışımından koyduğunu ifade etmiş. Hazır kek ununu tarifindeki gibi hazırlamış, külahlara koymuş ve alüminyum tabağa batırarak pişirmiş.Sonrasındaki süsleme sizin hayal gücünüze kalmış...

Çocuklara Sebze Nasıl Sevdirilir?


"Çocuğunuzun daha sağlıklı büyümesini sağlamak için ona sebze yeme alışkanlığını kazandırmanız şart. Biraz sabır, emek ve yaratıcılıkla bu işin üstesinden gelmeniz hiç de zor değil." diyor Taylan Kümeli. Ve anlatıyor aşağıdaki gibi...
Uzun, kaliteli ve sağlıklı bir ömür için erken yaşlarda sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarının kazanılması gerekir. Sebze ve meyveler iyi birer karbonhidrat ve posa kaynağı olduğu gibi aynı zamanda doğanın bize sunduğu çeşitli vitamin ve mineralleri barındıran hediye paketleri gibidir. Bu bileşenler sağlığımız, büyümemiz ve kanser, kalp, hipertansiyon, obezite ve diyabet gibi hastalıklara karşı korunmamız için çok önemlidir.

Araştırmalar çocukların özellikle 2-7 yaş arasında çok az meyve sebze tükettiğini gösteriyor. Oysa büyüme çağındaki yaş grubunda tüm besin gruplarının bir arada tüketilmesi önemli ve gereklidir. Bunun için sebze ve meyve tüketme alışkanlığı küçük yaşlarda başlayacak eğitimle kazandırılmalı. Örneğin ana yemeklerin yanında sebze veya salata servis edilmeli, sevdiği yemeklerin yanına farklı kombinasyonlarda sebze buketleri eklenmeli, belli sıklıklarla yeni sebzeler denenmeli.
Yediklerini neler etkiler?
"Bu senin sağlığın için çok yararlı" demek bir çocuk için çok fazla şey ifade etmez. Çocuğun besin seçimlerinde diğer faktörler daha etkilidir. Çocuklar acil ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda seçimlerini yaparlar.
Tat: Çocukların besin seçimlerinde en önemli etken tat duyusunun tatmin olmasıdır. Çocuklar bir besini, tadı hoşlarına gittiği için seçerler ve yedikleri besin onlara kendilerini iyi hissettirir.
Ailenin etkisi: Çocuklar için aileleri onların en iyi bilgi edinebilecekleri kaynaklar ve sağlıklı alışkanlıklar kazanmalarını etkileyecek olan en önemli faktörlerdendir. Ailenin yeme alışkanlıkları, aktivite düzeyi ve besinlere, yemek yemeye karşı tutumları çocuklar üzerinde büyük etki yaratır. Örneğin eğer ailenin kahvaltı yapma alışkanlığı varsa, çocuk da bunu yapmak ister. Besin seçimlerinde de ailenin payı büyüktür. Aile masada herhangi bir besini seçiyorsa, çocuk da bundan etkilenerek besin seçme yoluna gidecektir. Bu nedenle ebeveynler doğru rol modeli olmalı.
Okul: Günün büyük bölümünü kapsayan okul saatleri çocukların hayatında önemli bir rol oynadığı gibi beslenmelerini de doğrudan etkiler. Okullarda beslenme eğitimi programlarının yer alması çocukların sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasında önemli bir anahtar olabilir. Bunun için öğretmenlerin bilgili ve doğru örnek olması gerekir. Okul saatlerine rastlayan öğünlerin doğru besinlerden seçilmesi, hijyenik olması, taze sebze ve meyvelerden oluşan ara öğünlerin eklenmesi en temel önerilerdendir.
Basın: Çocukların kendi yaş gruplarına yönelik programları izlemeleri gerekiyor. Ayrıca medyanın eğitici kimliğini de koruması lazım. Yine çocuklara besleyiciliği olmayan gıdaların reklamının yapılması da önlenmeye çalışılmalı.
Arkadaş çevresi: Yaşıtların, özellikle de ilk 10 yaşındaki çocukların birbirine etkileri çok fazladır. Bu yaş grubundaki çocuklar birbirlerine kendilerini kabul ettirip sevdirmek isterken aynı zamanda birbirlerini taklit ederler. Örneğin hepsi aynı besinleri tüketmek ister.

Sık sık sebze sunun
  • Çocuğunuzun sebze ve meyveleri seçmesine ve hazırlamasına izin verin.
  • Sık sık sebze servis edin. Değişik yöntemlerle sebzeleri hazırlamaya çalışın (Farklı kombinasyonları deneyebilirsiniz). Örneğin sebzeli makarna şeklinde veya yoğurdun, çorbanın, çeşitli besinlerin içine karıştırarak çocuğa sebzeyi sevdirebilirsiniz.
  • Sebzelerin renk ve şekillerine dikkat edin. Sebzeleri çok uzun süre pişirmeyin, renklerini ve canlılıklarını kaybetmemeli ve pörsümüş olmamalılar.
  • Yemek aralarında da çocuklara çiğ sebze veya meyve servis edin. 
  • Sebze ve meyveleri küçük ama şekilli olacak şekilde yemeğin içinde kullanmaya çalışın.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Zeka Gelişimine Katkı Sağlayacak 10 Yöntem

1- Kitap Okumak:Kitap okumak beynin sağ ve sol lobunu beraber geliştiriyor. Kitap okurken sol tarafla kavranan kavramlar, sağ tarafla hayal ediliyor. Dolayısıyla çocuğunuzla kitap okurken kitaptaki resimler ve konu hakkında yorum yapmasını sağlamak zeka gelişimine
olumlu katkı sağlıyor.



2- Bir enstürman çalmak:Bir müzik aleti çalarken el, göz ve kulağın bir arada kullanımı neticesinde beynin farklı bölgeleri aynı anda işbirliği içinde çalışıyor. Bu durum birden fazla alana odaklanmayı gerektiren enstrümanın zekayı geliştirdiğini de ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra bir müzik aleti çalmanın beynin sol tarafını güçlendirdiğine yönelik araştırmalarda bu teorinin doğruluğunu kanıtlıyor.


3- Mozart Dinlemek:Araştırmalar klasik müzik dinlemenin zeka üzerine doğrudan bir etkisi olmadığını söylese de klasik müzik psikolojik açıdan çocuğu sakinleştiriyor. Diğer seslerden farklı olarak özellikle Mozart ve Bach'ın müziğindeki tını bebeğin beyni tarafından algılanabiliyor. Bu durum Mozart dinlemenin bebeğin anne karnından itibaren zeka gelişiminde pozitif etkisi olduğunu ortaya koyuyor.





4-Konuşan dinleyen ve okuyan bir aile ortamında olmak:Çocuklar sağlıklı gelişim için ilişki kurmaya, oyun oynamaya, dinlemeye ve konuşmaya ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla ebeveynleri ile birebir etkileşim kurarak oyun oynamak çocukların beyin gelişimleri açısından oldukça faydalıdır. Çünkü çocuk ailesinden öğrendiği bir beceriyi ve bilgiyi ailesi ile iletişim içindeyken zamanla pekiştirir. Aile içi iletişim sayesinde öğrendiği yeni bilgi ve beceriyi ortaya koyduğu şey kullandığı dilidir. Bu durum dil gelişiminin insan zekasının en önemli parçalarından biri olduğunu gösteriyor.

2 Şubat 2012 Perşembe

Anne öpücüğündeki mucize!


Bir grup uzman araştırmacının yaptığı incelemeler doğrultusunda bebeğini öpen bir anne, yavrusuna bağışıklık sistemini kuvvetlendiren bir dizi bakteri geçişini sağlıyor. Böylece bağışıklık sistemi güçleniyor; soğuk algınlığı ve kulak iltihapları gibi hastalıkların iyileşme süreci hızlanıyor.

Bebekleri kucaklamak da iyileşmeyi sağlıyor. Montreal'de bulunan Bliss Hastanesi erken doğan ünitesindeki doktorların araştırmaları doğrultusunda 61 bebek incelendi. Bilim adamları bebeklerin nabzını, kandaki oksijen seviyesini ve kan alımı esnasındaki yüz ifadelerini inceledi. Sonuçlara göre anne kucağındaki bebekler ağrıyı çok daha çabuk unutuyor ve daha hızlı iyileşme kaydediyor.

Annesiyle birlikte incelemeye tabi tutulan bebekler daha çabuk iyileşirken, annesiz olanların daha fazla ağrı çektiği saptandı.
 

1 Şubat 2012 Çarşamba

Kek ve kurabiye kokusunun çocuklar için gizli anlamı!

Günümüzün ekonomik şartlarından dolayı çalışan anne sayısı giderek artıyor. Bununla birlikte çocuklar da bakıcılarla büyümek zorunda kalıyor. Maalesef çocukların çoğu okuldan eve geldiklerinde annelerini göremiyor veya anneleri ile birlikte aynı anda evin kapısından giriyor. Evin sıcaklığını hissetmiyorlar. Kendi çocukluğumuz aklımıza geldiğinde sıcak bir kek ve kurabiye kokusunun tüm aile üyelerinin içini ısıttığını, aileye bağlarını kuvvetlendirdiğini hatırlarsınız.

Anneler hafta içi işte çalışırken, hafta sonları ise evin düzenini devam ettirmek için alışveriş ve evin diğer işleri için koşturuyor. Dolayısıyla anneler çocuklarına özel hamur işleri yapma fırsatı bulamıyor.

Çocuklar eve geldiklerinde sıcak bir aile ortamı görmek ister, kapıyı açtıklarında kendi evlerinde kek, kurabiye kokusu almak ister. Çünkü çocuklar annelerin elinden bir şeyler yemekten mutluluk duyar. Annelerinin çocuklarına özel bir şeyler pişirmesi onları özel hissettirir. Aslında sıcak bir kek, kurabiye kokusu aile sıcaklığının temsil eder. Bir kek kokusu aldığınızda çocukluğunuzdaki çok özel hatıralarınızı hastırlarsınız.

Bu nedenle sevgili anneler, hafta içi zaman bulamıyorsanız bile hafta sonu çocuğunuza kek, kurabiye pişirebilirsiniz. Hafta içi bir günde olsa sürpriz yapıp işten erken çıkıp çocuğunuzu sıcak bir kek kokusuyla şımartabilirsiniz. Çocuğunuza kendi ellerinizle hazırladığınız bir tatlı, herhangi bir pastaneden aldığınız tatlılardan çok daha değerlidir. Çocuğunuza bu mutluluğu yaşatın.

Dilerseniz çocuğunuzun kek ve kurabiye pişirirken size yardım etmesini isteyebilirsiniz. Bu yardım çocuğunuzun kendiyle gurur duymasını sağlayacaktır.

Uzman Pedagog Sevil Yavuz

Çocuk, Ergen ve Aile Psikolojisi Uzmanı

Kaynak